RADİKALLEŞEN İSLAM

Sevgili okuyucular merhaba. Geçtiğimiz yüzyıl boyunca Dünya’nın soğuk savaş yıllarında iki kamp adına dizayn edildiği, yaşadığımız bir gerçekti. Bildiğiniz üzere, bir tarafta Warşova Paktı ve diğer tarafta ise NATO vardı. Başını Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin çektiği ve “sol” adına hareket eden devletler;sosyalistler veya kommunistler ‘Warşova Paktı’nın satelitlerini oluştururken, Başını Amerika Birleşik Devletleri’nin çektiği NATO oluşumu ise serbest piyasa ekonomisini savunan “kapitalist” yapılanmayı temsil ediyordu. NATO, Warşova Paktı’ndan sonra kuruldu ve esas işlevi; hızla yaygınlaşmakta olan sol akımı durdurma ve hatta, imha etme biçiminde örgütlendirilmişti. Bu kurumun bir görünen yönü, bir de gizli yönü mevcuttu. 1917 Ekim devrimi dünyada milyarlarca insanı heveslendirip, heyecanlandırmıştı. Fazla sürmedi. Bir asırı bile tamamlayamadan, Ekim Devrimi’nin alevleri, giderek sönmeye yüz tutu ve 1990’lı yılların başlarına zor bela ulaşabildi. Bu duruma yol açan tek etken; proleterya diktatörlüğü adına kurulan ama, başta proleterya olmak üzere; bütün halk tabakalarına karşı despotlaşan yönetimlerin ‘insan ögesi’ni hiçe sayan yaklaşımlarıydı. Ve yine demir yumruk “kommunist partilerin” ceberrut yaklaşımlarıydı. Kitlelerin sosyal ve siyasal gelişimleri olan eğitim, sağlık, bayındırılık ve benzeri alanlarda insan yığınları unutuldu adeta. Varsa yoksa bir silahlanma projesi geliştirilerek, yıldızlar savaşına hazırlanılıyordu. Başta nükleer başlıklı silahlar olmak üzre, atom bombası bile geliştirilerek, adını bile bilmediğimiz onlarca kitle imha silahına yatırımlar yapıldı ve neye yarayacaksa eğer; onlarca öldürücü gaz çeşitleri üretildi. Sonuç: Hüsranla bitti. reel sosyalizm çöktü.Bilindiği üzere, 19. Yüzyıl’ın sonu ve 20. Yüzyılın başında imparatorlukların çökmesiyle beraber dünya eskimiş bir kabuğunu daha yırtıyor, hızla ulus devletlere doğru gidiliyordu. O tarihlerde ulus-devlet modelleri modaydı. Her ulus, kendi sınırlarını belirliyordu. Hem devletler kuruluyor, hem de itifaklar geliştiriliyordu. 2000’ li yıllara doğru ierlerken, 20. (yirminci) yüzyılda devletleşemeyen ve başka güçler tarafından işgal edilen topraklarda yer yer gürültülü yer yer de sakin atmosferde verilen Ulusal Kurtuluş Mücadeleleri varlıklarını sürdürüyorlardı. Örneğin, Avrupa’nın bir çok yerinde; İrlanda, Katalanya, Bask, Tirol, Korsika ve benzeri yerlerde muazzam bir kimlik arayışı mevcuttu. Bunların en bariz iki örneği de bizim coğrafyamızda, Orta-Doğu topraklarında yaşanıyordu. Hala mecraına oturmamış olan bu akar nehirlerin birisi Filistin ve diğeri de Kürdistan’dı. Avrupa kıtasındaki benzer hareketler az çok menzil almış iseler de, Filistin ve Küdistan yaraları hala kanamaya devam etmektedir. Konumuz bu olmadığından şimdilik geçiyorum…

 

Şimdi, bütün bunları özetledikten sonra tekrar başlığımıza dönersek eğer; soğuk savaş döneminin son yıllarına kısaca göz atmaktan yarar var, diye düşünüyorum. Hatırlarsanız eğer (ki şimdi otuz yaşın altındaki gençlik bilmez), Sovyetler Birliği Afganistan’ı işgal etmişti (veyahut Sovyet ordusu, Afganistan Komunist Partisi tarafından davet edilmişti). Afganistan’da ABD’nin destekledikleri güçler, “İslam” adına her türlü yobazlığı yaparlarken, göz yumuyorlardı.Tarihi yerleri tahrip ediyor, kadını evlere hapsediyor, kız çocuklarının okumasını yasaklıyor, kadının televizyona bakmasını bile yasak kılıyorlardı… Kimseden gık çıkmıyordu. Ta ki, 11 Eylül 2001 tarihine kadar, ABD buradaki İslamist güçleri koruyup, kolluyordu. Dünya politikası, salt stratejik çıkarlardan mı ibarettir acaba?! Benim çıkarıma dokunma ne yaparsan yap! Neyse…Sonuç olarak toparlamak gerekirse eğer, soğuk savaş dönemi kapanmıştır. Artık, şu devletin bu devletle çıkarları eski paradigmalarla yürümeyecek, herşey yeniden ayarlanacaktır. Bir çok ülkede taşlar yerinden edilecek, kimi taşlar yer değiştirecektir. Bütün dünyanın buna hazırlıklı olması gerekmektedir. Yani geçtiğimiz yüzyıla ait bazı haritalar, sınırlar değişecektir. Bunu görmek ve okumak o kadar da zor değildir. Fakat yeni yeni pürüzlerle karşılaşılmaktadır. Örneğin, karşılıklı iki zıt ideoloji olan “sosyalizm ve kapitalizm” arasındaki rekabet zayıfladıkça, İslami fikirlerin uç noktaya taşırılacağı kesindir. Zira dünya, derin bir ideolojik boşluk yaşamaktadır. Biraz da sanki bu gidişata bir nevi kolaylık sağlanmaktadır!

 

Mısır’da seçimle işbaşına gelen demokratik bir yapılanmaya bir yıl geçmeden daha, darbe reva görülürse eğer; ne idüğü belirsiz kimselerin, “İslam” adına radikalizme başvurmalarına da şaşırmamak gerekmektedir! Zaten kimbilir, belki de bu düşüncede olan kimi vampirler fırsat kollyorlardı. Hakikaten, İslam dinine saygılıyım. Yanlış anlaşılmamak adına; bunu her fırsatta vurguluyorum. Ama şimdi soruyorum: Hıristiyan kimseleri öldürerek Cennet’e gideceğine inanan alçakların, İslam dini ile ne alakası olabilir? Dün Afganistan’da, bu gün Kürdistan’da (Rojava’da) kadınlara, çocuklara tecavüz eden bu canilerin insanlıkla ne alakası olabilir? Bunların kuracakları rejim ne ile izah edilebilir? Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri şunu unutmasın ki Kürtler, tarihte hep onların yanında oldular. Bu gün El Kaida, El Nusra… bilmem El kimlerle işbirliği yaparak; Rojava’da gelişmekte olan yerel bir oluşuma nefes aldırtmamayı politika haline getiriyorsanız eğer, yarın muhakkak bunun karşılığını alacaksınız… Yukarıda 79 ve 88 yıllarında (Afganistan’da) nelerin yaşandığını özetlemeye çalıştım biraz. Umarım, yeterince açıklayıcıdır. Önü arkası karanlık olan, kime ne maksatla hizmet ettiği bilinmeyen güçleri eğiterek; sivil, savunmasız halkın üzerine göndereceğinize, sizinle aynı toprakları paylaşan ve onun da ötesinde, tarihten günümüze kadar size asla sırtını dönmemiş olan mazlum Kürt halkı ile doğru bir komşuluğu neden denemiyorsunuz? İnanın, Kürtler’den başka kimse size sahip çıkmaz… Zaman, herşeyin aynasıdır. 1071 yeterince öğretici olmamışa benziyor size; bakalım, 2071 sizlere neleri öğretecektir…

 

not. İslam adına insanlara kıyan canileri lanetliyorum!

Derin saygı ve selamlarımla,

M. Zewal Doğan

Please follow and like us:
Pin Share

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın