KUZEYDEN SAVAŞ ESİNTİLERİ..

 
Dikensiz gül bahçesinde yaşadığımız sanılmasın, Suriye ve Kobani ateşi burada bizi de etkiliyor. İsveç’te gözle görülmeyen güvenlik önlemleri daha da arttırıldı. Savaşın olası bir yansımasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Eylül ayında yapılan seçimlerle iyice su yüzüne çıkan “İslamofobi” toplumun her kesimine dalga dalga yayılıyor. Bugüne dek Müslümanlara hoşgörü ile bakan demokrat ve sol çevrelerde bile korku ve tedirginlik hakim. “Müslümanım” diyen herkese potansiyel “terörist” gözüyle bakanların sayısı her geçen gün daha da artıyor. Ortadoğu’daki savaş, yüzleri zaten zor gülen İsveçlileri Müslümanlara karşı daha da asık suratlı hale getirdi…

İsveç’te yaşayan Irak ve Suriye kökenli Müslümanlar, savaş alanında kalan akrabalarından haber almaya çalışıyor; her gün gelen ölüm haberleriyle sarsılıyor; en küçük bir gürültüyle uykularından endişe ile uyanıyorlar geceleri… Dünyanın her yanına yayılmış Suriyeli sığınmacı sayısı 5 milyona ulaşmış. 9 milyon nüfusa sahip İsveç’e 50 bin dolayında sığınmacı geldi. Suriyelilere kapılarını sonuna dek açan sağcı Moderat Parti yönetimi, bunun faturasını Eylül ayında yapılan seçimleri kaybederek ödedi.
İsveç’in ırkçı partisi (İsveç Demokratları) görülmemiş bir başarı kayderedek oylarını ikiye katladı. Köşe başlarında dilenen insanlardan geçilmiyor. Devlet, sığınmacılara maaş bağlıyor, ev veriyor. Buna karşın, dilenci sayısındaki artışa akıl erdirilemiyor.

Bütün olumsuzluklarına karşın, bir yandan da günlük yaşam devam ediyor. İsveç’te yaşayan bir çok Lübnan, Suriye ve Irak kökenli göçmen, savaş nedeniyle ülkelerine gidemedikleri için, 3-4 yıldır yaz tatillerini Türkiye sahillerinde geçiriyorlardı. Döndüklerinde, “Aman Marmaris ne kadar güzelmiş, Alanya ne kadar da hoşmuş!” diyerek oraları anlatmakla bitiremiyorlardı. IŞİD’in Kobani’de Türkiye sınırına dayanmasıyla işler tersine döndü.

Önümüzdeki yaz için tatil planları yaparken onlar için Türkiye de güvenli bir ülke değil artık… Yunanistan’dan, İspanya’dan, Balkan ülkelerinden söz etmeye başladılar artık… Tam sözün burasında “Peki, biz nereye gideceğiz?” diye sordu Trabzon’lu arkadaşım Rüştü, “Hani, yaşamımızın son günlerinde ülkemize dönecektik. Gitmek için valizlerim, denklerim hazırdı. Bir taka alıp denize açılacaktım. Akşam valizleri, denkleri çözdüm. Karar verdim; gitmeyeceğim, burada kalacağım” dedi.

Onu kızdırmadan anlatmaya çalıştım: “Orada yaşayanların canı yok mu? Bir sen mi düştün can telaşına. Gidersin, veya gitmezsin. Bunu her gün dillendirmenin bir yararı yok.”

Sanırım bayramın ikinci günüydü… Üç- beş kafadar arkadaş toplandık, geçmişten, gelecekten söz edip, bir arada olmanın keyfini yaşayacaktık. Daha söze başlar başlamaz, “Kakın gidiyoruz!” dedi Rüştü. Soran gözlerle yüzüne baktık; “Nereye?”. Son zamanlarda, en tedirgin olanımız o. “İsmet Amcaya, İhsan Ağabey’e, Nevruz Amca’ya! Onları böylesi günlerde anımsamazsak, ne zaman anımsayacağız!”. Ziyaret edeceklerimizin üçü de, Malmö’deki Müslüman gömütlüğünde yatıyordu. Diyarbakır’lı Kenan, Mısır’lı Fevzi, Eksik Erdal da oradaydı…

Bu beklenmedik gömütlük ziyareti başka bir hüzün verdi hepimize. Anılar canlandı.“Hepsi de Türkiye’ye geri dönme düşleri kurarak öldü” dedi Rüştü; Eksik Erdal’ın yan yatmış gömüt taşına omuz vererek düzeltmeye çalıştı: “Keşke birlikte bir şişe votka getirip Erdal’ın gömütüne dökseydim, içmeyi de pek severdi!” diyerek buruk havayı dağıtmya çalıştı…

İnsana boğulacakmış hissi veren; gecesi gündüzü belirsiz, İsveçlilerin en fazla intihar ettikleri son bahar bütün ağırlığıyla çöktü üzerimize…

Pazar sabahıydı. Gök yüzünde bir gürültüyle uyandım!. Kalabalık bir ördek sürüsü, çığlık çığlık öterek güneye doğru kanat çırpıyordu. İsveç’te bu yaz çok sıcak ve uzun geçti. Kısa kollu giysilerle, şortlarla dolaşırken, birden yağmur ve soğuklar bastırdı. Kar, yağdı, yağacak… Kış aylarında sıcak ülkelere giden göçmen kuşlar, bu yıl havaların aldatılığından etkilenip gitmelerini geciktirdiler. Şimdi, gökyüzünde, aceleyle kanat çırparak sıcak ülkelere ulaşmaya çalışıyorlar. Kuş gözlemevlerinin saptamalarına göre, iklimde yaşanan dengesizlik nedeniyle, zamanında göç etmeyen çeşitli türlerden milyonlarca kuş, yollarda soğuktan ölecek.

Bu gözlemimi Rüştü’ye anlattığımda, değerlendirmesi yine hüzünlü oldu; “Onlar da, yurtlarına, yuvalarına kavuşamadan yollarda kalacak desene!”

Bu arada belirteyim; Rüştü, geçirdiği ağır bir hastalık nedeniyle tedavi görüyor. Hep birlikte iyileşmesini umuyoruz….

Ali Haydar NERGİS/Malmö

Please follow and like us:
Pin Share
Editör hakkında 223 makale
Bilen bilir

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın