SOKAKLAR BABAM KOKUYORDU

siyah-onluk-giymis-sozluk-yazarlari_316389

Babamı hiç tanımadım ben. Kokusunu duymadım. Kulaklarımda asılı değil sesi. Resmi de yoktu duvarımızda. Olsaydı bakardım… İki üç yaşında var yoktum. Bir gün anneme sordum babamı. “Beni kaçırdı köyümüzden, alıp getirdi buralara. Gerçi İzmir çok güzel ama…” dedi. Sustu, gözlerini tavana dikti, sonra da, “Benim için çoktan öldü baban” dedi. “Benim için neden ölmedi?” diye geçirdim aklımdan, hayıflandım. Biraz da gönül koydum. Babasızlık çok zormuş, insan büyüdükçe bunu daha iyi anlıyor. Örneğin sokaklarda hiç kavga etmedim. Kavgadan kaçtım hep. ‘Benim babam senin babanı döver’ hiç diyemedim mesela. Ama hep söylemek istedim. İçimde hâlâ bir ukde.

Annem, “büyüdüğümü” söyledi bir sabah kahvaltıda. Sevindim. Gerçekten de boyum uzamış, ayakkabı numaram büyümüştü.

Annem beni aldı bir mağazaya götürdü. Ardından da kırtasiyeye… Okul çantası, defter kalem, silgi, kalemtıraş aldık. Çok mutlu oldum çok. Silgimi iğneyle deldi, arasından ip geçirdi. “Boynuna tak, “ dedi, “sakın kaybetme” diye de bir güzel uyardı.

 

Okulların açılacağı günün sabahı annem elimden tutup okula götürdü. Okulun bahçesinde ne çok çocuk vardı; beyaz yakalı, mavi podyalı, boy boy yüzlerce çocuk. Bir o kadar da anneleri vardı yanlarında. Korkuyordum, sıkıca tuttum annemin ellerinden, bırakmak istemedim. Etrafıma baktım: Bir ben değildim yalnızlıktan korkan. Annelerine sarılıp bırakmak istemeyen, salya sümük ağlayanlar vardı.

Sabahçı olduğuma çok sevindim. Erken kalkmayı seviyordum çünkü.

Birkaç gün annemle gidip geldik okula. Sonra kendim gitmeye başladım. Bir gün yolda bir köpek takıldı peşime. Kaçtım. Yüksekçe bir duvarın üzerine çıktım. Köpek aşağıda havlıyor dişlerini göstere göstere. Korkudan inemedim. Sonra bir amca gelip önce köpeği tekmeleyip kovdu, ardından beni kucağına alıp indirdi. Bırakmadı tuttu elimden tuttu. Öyle sıcaktı ki eli. İçimi ısıttı. Bırakmadı elimi, evimize kadar götürdü. Tam sokağın başında durdu: “Hadi git evine “ dedi. Giderken kendi yoluna yanağımdan öptü. Öyle sıcaktı ki öpüşü. Tıpkı annem gibi öptü.

Annem evdeydi, gülerek karşıladı beni. Yakamı açtı, podyamı çıkardı, eliyle musluktan su alarak yüzümü yıkadı. Yüzümü havluyla kurularken öyle tatlı öptü ki. Sıcacıktı, anne tadındaydı öpüşü. Tıpkı beni duvardan indiren amca gibi, sıcacık öptü.

Birlikte yemek yedik, ders çalıştık, TV izledik. Uykumuz geldi aynı anda. Önce beni yatağıma yatırdı. Kulağıma sevgi sözleri fısıldadı. Yanağımdan öptü yine, üzerimi bir güzel örttükten sonra sessizce ayrıldı odamdan.

Gecenin bir yarısı korkarak uyandım. Terden her yanım ıslaktı. Sağıma soluma baktım, ortalığı dinledim. Sonra gene daldım. İri cüsseli, tek gözlü bir canavar üstüme çöktü. Bağırmak istedim, olmadı. Anne diye bağırmak istedim, sesim çıkmadı. Baba diye bağırdım sonra. Babam gelip bir tekme savurdu, iri cüsseli, tek gözlü canavar kaçtı. Hem de arkasına bakmadan. İyice yaklaştım kurtarıcıma. Bir de ne göreyim: Sabah beni köpekten kurtaran amca benim babam değil mi? Çok sevindim. “Baba baba,” diye bağırdım. Annem sesime geldi. Yanıma uzandı. Sıkıca sarıldı. “Korkma oğlum yanındayım” dedi.

“Çok mutluyum anne” dedim, “annem ve babam yanımda…”

Daha sıkıca sarıldı. ”Keşke yanımızda olsaydı baban” dedi, derin bir ah çekti, kederlendi. “ama o başka bir kadın yüzünden terk etti beni. Sana hamileydim oysa…” Okul dönüşü başımdan geçenleri anlattım. Ağlayarak dinledi. “Ha o mu?” dedi, “Rüstem Amca o. Onun tüm çocukları bir yangında öldü. O yüzden tüm çocukları, kendi çocuğu gibi sayar, sever, yardım eder.”

Sabah erkenden kalkıp okulun yolunu tuttum. Gözlerim Rüstem Amcayı arıyordu.  Bulamadım ama Şirinyer sokakları babam kokuyordu.

Please follow and like us:
Pin Share
Necmettın YALÇINKAYA hakkında 9 makale
Necmettin Yalçınkaya 2 Şubat 1960‘da Kars Sarıkamış’ta doğdu. Doğumundan çok kısa bir süre sonra İzmir’e taşındı. Namık Kemal Lisesi Edebiyat Bölümünü 1978’de bitiren Yalçınkaya, Edebiyata Ortaokul yıllarında ilgi duydu, okul dergilerinde deneme ve makaleler yazdı… 78 kuşağından olan Necmettin Yalçınkaya 1980’lerin cezaevleri ile tanışmasını sağladı ve öykücülüğünü ilerletmesini sağladı. 2003 yılından beri İsviçre’de politik sığınmacı olarak yaşayan Yalçınkaya, İsviçre’de çıkmakta olan Bakış Dergisi başta olmak üzere pek çok yerel gazete ve İnternet gazetesinde yazı ve makaleleri yayınlandı. Bazı öykü ve şiirleri Almanca olarak yayınlandı. Evli olan Yalçınkaya, iki kız babasıdır. Yalçınkaya’nın yayınlanmış eserleri: Anamdan İnciler 2011 Anadolu Ofset 12 Eylül’de de Çok Güldük nitekim! 2012 Ozan yayıncılık 2013 Mendil Sen Kokuyordu Ozan yayıncılık İletişim: n-yalcinkaya@windowslive.com

2 yorum

Bir yanıt bırakın