SÖĞÜTLÜ-HASANALİ BARAJLARINA HAYIR

Kurulmaları halinde Tavkirar Aşiretinin günümüzdeki en büyük yerleşim birimi olanTapkırankale ile, yakın köylerden Hasanalili’nin haritadan silinmesine neden olacak Söğütlü ve Hasanali baraj projelerine karşı bölgede büyük tepki var.Tapkırankale ve Hasanalili halkı,barajlara ”Hayır” diyor ve devletin bu projelerden vaz geçmesi için kampanya başlatacağını bildiriyor.

Söğütlü Çayı üzerinde kurulması öngörülen Söğütlü Barajı Tapkırankale Köyü’nü, Hasanali Çayı üzerinde kurulacak Hasanali Barajı da Hasanalili Köyünü tarım alanlarıyla birlikte yutmaktadır.
DSİ 20.Bölge müdürlüğü tarafından geçen yıl planlama ihalesinin yapılmasıyla birlikte her iki sahada eş zamanlı olarak başlatılan planlama çalışmalarının son aşaması olan Çevre Etki ve Değerlendirme (ÇED) raporunun hazırlanması sürecine girildi.
Komşu köy Tapkıran Köy Konağı’nda başta DSİ,Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,planlama çalışmalarını yapan firma ile, ilgili diğer kuruluş temsilcilerinin katıldığı ”bilgilendirme” toplantısına,Tapkırankale ve Hasanalili’lerin yanısıra çevre köylerden de geniş katılım oldu.
DSİ ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı temsilcilerinin sunumlarıyla başlayan toplantıda sözalan Tapkırankale’liler ile Hasanalili’ler,atalarının yurdu olan köylerini terk etmek gibi bir niyetleri olmadığını,bu projelerin iptali için tüm yasal haklarını kullanacaklarını bildirdiler.

Merkezi İstanbul’da bulunan Hasanalili’ler Derneği Başkanı Doğan Bozkan,bu barajların neden bir başka yerde değil de illa burada kurulmak istendiğini manidar bulduklarını vurguladı.
Tapkırankale Muhtarı Mehmet Yapıcı,konuşmasında ,bu toprakların atalarımızın bize emaneti olduğunu kaydederek,”Bizleri,tarihi,kültürü,kimliği ve hayalleriyle yerimizden söküp sonumuzun ne olacağını bilemediğimiz yerlere savuracak olan bu baraj projesinden devletimizin vazgeçmesini istiyoruz”dedi.
Muhtar Mehmet Yapıcı’nın, ‘Tapkırankale baraj, kurban edilmemeli”başlığı altında sunduğu konuşma metni aynen şöyle:
”Nurhak Dağı eteğinde,genişçe sayılabilecek bir düzlükte yeralan Tapkırankale,gözalabildiğine uzanan kavak,selvi,söğüt ve değişik orman ürünü ağaçlar ile,sulama kanalının inşaasıyla birlikte son yıllarda ararak genişleyen elma,armut,ceviz,kiraz ve diğer meyve bahçeleriyle adeta bir cennet görünümündedir.

Barajın göl altında kalacak sahadaki ağaç sayısı 2 milyon adetin üzerindedir.Bu barajın kurulması halinde bunca ağaç biranda kesilip yok edilecektir.Yani o zaman tek kelime ile bir katliam yaşanacaktır.
Gerek bol oksijenli temiz havası,Söğütlü Çayı kaynağının (0) noktasından gelen buz gibi içme suyu,bu çayda yetişen ve 2011’de avlanması yasaklanıp devlet tarafından koruma altına alınan kırmızı benekli alabalığı ve gerekse güzelim doğasıyla Tapkırankale,Elbistan Ovası’nda bir miktar yoprağı sulayacak bir baraja kurban edilmemelidir.

Tapkırankale,anlatmaya çalıştığım özellikleri dolayısıyla,yıllarca önce gerek yuriçi ve gerekse yurtdşına taşınmış olan insanlarımız için bir cazibe merkezi durumuna gelmiştir.Aralarında benim de bulunduğum çok sayıda insanımız özlemini çektiği köyüne dönüş yapmış ve herbiri 200 bin lira maliyetli konutlar inşaa etmiştir.Baraj nedeniyle iki yıldır durma noktasına gelen bu dönüşlerin Elbistan ekonomisine de büyük katkıları olmaktadır.
”Tapkırankale baraja kurban edilmemeli” dememizin bir diğer nedenini de burada ifade etmek istiyorum:

1-Yılın 12 ayını burada geçiren,yani buranın kadim yerlilerinin tarıma dayalı bir yaşamları var.Toprak verimli,ancak toprak yok.Zaten yetersiz olan aile işletmelerine ait topraklar,miras yoluyla bölüne bölüne daha da küçülünce ekonomik olmaktan çıkmış,işleyenin karnını doyuramaz duruma gelmiştir.Her ailenin ortalama 5-10 dönüm toprağı vardır.Diyelim ki baraj yapılacak,5-10 dönüm toprağı ve bir konutu olan insanlarımızın durumu ne olacak?Toprağı geniş olsa alacağı kamulaştırma parasıyla bir yere yerleşip geçimini sağlayabilir.Peki bu insanlarımız hangi para ilenereye gidecek ve gittiği yerde geçimini nasıl sağlayacak?Bu baraj,Tapkırankale halkının ciddi şekilde mağduriyetine ve dağılarak yok olmasına neden olacaktır.

2-450 yıllık tarihi olan Tapkırankale,atalarımızın bize emanetidir. Bizleri tarihi,kültürü,kimliği ve hayalleriyle yerimizden söküp,sonumuzun ne olacağını bilemediğimiz yerlere savuracak olan bu baraj projesinden devletimizin vazgeçmesini talep ediyoruz.Biz kıt kanaat da geçiniyor isek de köyümüzde yaşamaktan mutluyuz.
Tapkırankale halkının tamaamı bu baraja karşı ve devletinden bu projedev vaz geçmesini istemektedir.”

Mehmet Yapıcı

Tapkırankale Köyü Muhtarı

 

Please follow and like us:
Pin Share

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın