ÇOCUK YAŞTA EVLİLİK TÜRKÜLERİMİZİ DE ZEHİRLEDİ

Sabah olur çocuk gider oyuna

Oynar oynar taş doldurur koynuna

Gelen geçen şamar vurur boynuna

Ben güzelim bir çocuğa verdiler

Verdiler de günahıma girdiler

Nolur çocuk gebereydin öleydin

Yılan olup deliklere gireydin

(Cahit Öztelli "Evlerinin Önü" adlı araştırmasından..)

 

Doğu ile Batı arasında bir köprü nitelğindeki Türkiye, dünyadan uzaklaşıyor ve hızla doğu tipi bir İslam ülkesi haline geliyor.

Türkiye’deki arkadaşlarım, telefonda, ‘’Selâmün aleyküm!’’ diyerek konuşmaya başlıyorlar.

‘’İnşallah!’’, artık sıklıkla kullanılan bir ara sözcük haline geldi.

1950’li yıllarda başlayan ‘’geriye dönüş’’ süreci 2000’li yıllarda iktidar hedefine ulaştı.

Eğitilemeyen, aydınlatılamayan Anadolu halkı, dinsel düşüncenin etkisinden kurtulamadı..

Dinsel söylem, yaşamın her alanını, türkülerimize, atasözlerimizi de etkiledi..

‘’Çocuk gelinler’’ sıkça karşılaşılan geleneksel bir evlenme yöntemi halini aldı.

Bugün bizleri ayağa kaldıran ’’Tecavüz’’ yasası, Anadolu’nun bir çok kasaba ve köyünde sessizlikle karşılanıyor. Karaman’da aileler, cinsel istismara uğrayan çocuklarına dahi sahip çıkmıyor.

 

‘’Tecavüzcüyle evlendirilmek’’, kasaba ve köylerde, hâlâ adı konmamış bir kural şeklinde uygulanıyor. Genç kız, istemediği biri tarafından zorla kaçırıldığında, istese de, istemese de kaderine boyun eğmek, tecavüzcüsünü kabul etmek, onun eşi olmak zorundadır. Çünkü, ’namusu kirlenmiştir.’ Başka biriyle evlenebilme şansı yoktur. ’Namusu kirlenen’ kadının önünde iki seçenek vardır: Ya tecavüzcüsüyle evlenecek; ya da eline bir ip alıp, ahıra, samanlığa giderek kendisini asacaktır.O yüzden, genç kız, köyde kendisini zorla kaçırmek isteyen biri varsa, evden dışarı çıkmamak, çeşmeye su almaya dahi gitmemek zorundadır. Çeşme yolunda, istemediği adamın yolunu keserek genç kısa dokunması veya zorla saçından bri tel alması, genç kızın ’namusunun kirlenmesi’ anlamına gelir. Köyde başka bir delikanlı, o kızın yüzüne bakmaz. Çünkü o kız artık ’’ellenmiş’’ ve başkasına ait biri olmuştur. Bu durumda, genç kız, namusunu temizlemek için, adam evli dahi olsa, gidip evine ’’oturmak’’, ikinci eşliği (kumalığı) kabul etmek, böylece ’namusunu kurtarmak’ zorundadır.

 

Hâlâ geçerliliğini koruyan ’’ başlık parası’’, genç kızın mal gibi alınıp, satılabildiğinin bir göstergesidir. Evlenecek kişinin yaşlı veya iki, üç kadınla evli olması sorun değildir. Adam, Kızın babasıyla ve kardeşleriyle anlaşıp başlık parasını ödediğinde, küçük yaştaki kıza sahip olabilir. Yıllar önce, Atatürk barajında görev yapan bir arkadaşım, Urfa’da, dört kuzu, iki koyun karşılığında 9 yaşındaki bir kızın yaşlı bir adama eş olarak verildiğine tanık olduğunu anlatmıştı.

Aralarında kan davası olan köylüler, öldürülen kişi karşılığında kızlarını öldürülenin ailesine gelin vererek (berdel) ve kan bedeli ödeyerek düşmanlığı ortadan kaldırmaya çalışırlar.

Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde, uygulanan başka bir ’’berdel’’ şekline göre de, aileler, karşılıklı olarak kızlarını birbirine gelin verirler. Buna ’’trampa’’ veya ’’ mübadele evliliği ’’ de denir.

’’Trampa’’, kasaba pazarlarında, canlı hayvan satışlarında uygulanan bir satış yönteminin kız alış verişlerine uyarlanması anlamına gelir. Kasaba pazarlarında, koyununu, keçisini verip, at veya öküz almak isteyen köylüler arasında, karşılıklı değiş tokuş yapılarak para ödenmeden gerçekleştirilen bir alış veriş şeklidir.

’’Beşik kertmesi’’ yöntemiyle de, çocuklar daha beşikteyken evlenmelerine karar verilir. Birbileriyle akraba olmak isteyen aileler, aynı günlerde doğan kız ve erkek çocuklarının büyüdüklerinde birbirleriyle evlenmeleri için aralarında karar verir, kız ve erkek çocukların beşiklerini ’’ kerterek’’ sözleşirler. Çocuklar, daha küçük yaşlarda birbirlerini ’’nışanlı’’ olarak görür, fazla büyümeleri beklenmeden de evlendirirlirler.

Toprağın ve mirasın parçalanmasını önlemek için gerçekleştirilen akraba evlilikleri de genellikle çocuk yaşlarda yapılır.

Bu sapkın düşünceler gökten zembille inmedi, hepsinin bir dinsel ve kültürel temeli var ve

İslam din ve kültürüne uygunluğu düşünülerek gerçekleştirilir.

Halk türkülerinde, atasözlerinde, Karacoğlan şiirlerinde küçük yaştaki kızlara duyulan aşktan bolca söz edilir.

Bu onaylama türkü ve atasözleriyle sınırlı kalmaz, devlet söylemi haline de gelir

20 Ağustos 2013 tarihli Milliyet gazetesinde, ’’Tuhaf Sözlük’’ başlıklı şu habere bir göz atalım:

Milli Eğitim Bakanlığın okullara tavsiye ettiği sözlükte “Kız on beş yaşına ulaştı mı evlendirilmelidir. Evlendirilmezse anneyi, babayı güç durumda bırakacak üzücü olaylar çıkabilir. Böyle olacağına kızın ölmesi daha iyidir” gibi ırkçı ve cinsiyetçi ifadeler yer alıyor…

Yüzlerce öğrencinin Twitter üzerinden birleşerek tepki gösterdiği sözlükte, “Taşlı tarlanın tahılı daha güzel olur. Erkek kardeşi bulunan kız da hem sarkıntılıklara karşı korunmuş, hem de kardeşine hizmet ederek ileride kocasına nasıl hizmet edileceğine alışmış bulunur”, gibi ırkçı ve cinsiyetçi sözlere yer veriliyor. Bu sözlükten bazı bölümler şöyle:

* Dayak cennetten çıkmıştır: Dayak kutsal bir eğitim aracıdır.

* Ergen gözüyle kız alma, gece gözüyle bez alma. * Erine göre bağla başını, tencerene göre kaynat aşını

* Erkeğin şeytanı kadın: Erkekleri kadınlar yoldan çıkarırlar. * Gelin olmayan kızın vebali amcasının oğluna: Geleneğe göre amca oğlu amca kızını bu duruma düşürmemeli, nikahlamalıdır.. * Kadın kocasının çarığı, anasının sarığıdır.

* Kızın var sızın var

* Oğlan doğuran övünsün, kız doğuran dövünsün

* Sevip dostuna, boşanıp kocana varma: Bir kadın töre dışı sevdiği kimseye varmamalıdır. Çünkü bu adam kendisi gibi başkasıyla da sevişti ya da sevişir diye kadına karşı içinde sürekli bir kuşku duyar. Bu da evlenenler için geçimsizlik kaynağı olur. * Tarlayı taşlı yerden, kızı kardaşlı yerden: Taşlı tarlanın tahılı daha güzel olur. Erkek kardeşi bulunan kız da hem sarkıntılıklara karşı korunmuş, hem de kardeşine hizmet ederek ileride kocasına nasıl hizmet edileceğine alışmış bulunur. Milliyet gazetesindeki başka bir haber de şöyle:

‘65 yaş türküsü kadına hakaret!’başlığıyla veriliyor

Antalya’da yaşayan Ş.S. adlı kadın, TBMM’ye ilginç bir şikâyet başvurusu yaptı.TBMM Dilekçe Komisyonu, Ş.S.’nin başvurusunu işleme koyarak, Tatlıses’in bu türküsünü dinleyip sözlerinde kadınlara hakaret bulunup bulunmadığını inceledi. Komisyon, konunun Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın yetkileri dâhilinde olduğuna karar verdi..

Şikayete konu olan türkünün sözleri şöyle başlıyor:

’’Bir güzel ki on yaşında koklarlar Aman bir güzel ki on yaşına girince Gonca Güldür henüz açılır On birinde gonca diye koklarlar On ikide elma deyip saklarlar On üçüncü cevri cefa çekerler On dördünde badem şekere benzer ey ey aman On beşinde güzelliğin çağıdır’’

***

Küçük yaştaki kızlara aşkı dillendiren bazı türkülerimiz de şöyle:

*Dedim, inci nedir; dedi dişimdir / Dedim kalem nedir; dedi kaşımdır / Dedim on beş nedir: dedi yaşımdır / Dedim daha var mı; dedi ki,yok! Yok!

*Sazımız var sözümüz var / Bu sabide gözümüz var / Sazımız var sözümüz var / Burcu kuşta gözümüz var

*Aşına da Karacaoğlan aşına / Yeni değmiş on üç on dört yaşına / Uzak durma Akpınar'ın başına / Turnam yare selam saldım gel deyi

*Ardahan’ın Yollarında/ Güller Açar Bağlarında/ Öyle Bir yar sevmişem ki/ On Üç, On Dört çağlarında

*Değirmenden gelirim beygirim yüklü / Şu kızı görenin del olur aklı / On beş yaşında kırk beş belikli / Bir kız bana emmi dedi neyleyim

*Çıktım Şarkköy'ün yoluna / Sıra sıra zeytinler / On beş yaşında da Nazife de Hanım'a / Doyum olur mu?

*Kar mı yağmış şu Harput’un başına / Kurban olam toprağına taşına / Henüz girmiş on üç on dört yaşına / Küçük yaşta bir yar sevdim Ermeni / Ermeni’ye nasıl gönül vermeli.

*Yemeni bağlamış telli başına / Zülüfleri düşmüş hilâl kaşına / Henüz girmiş on üç on dört yaşına / Edâlı, işveli köylü güzeli

* Evlerinin Önü Bulgur Sokusu / Yel Estikçe Gelir Yarin Kokusu Yarim Küçücüktür Cilve Kutusu / Ben Yarime Neler Neler Alayım

*Mavi Kırep Başında / Kalem Oynar Kaşında / Benim Bir Sevdiğim Var / On üç, On Dört Yaşında

*Eminem'in (aman) on beşe vardı yaşı / Cihanda yok (aman) Eminem'in bir eşi / Yaktı beni o yosmanın ateşi / Eminem, Eminem duvağını tak da gel

*Al alma allanıptı / Dalında sallanıptı / On beş yaşında bir kız / Kaftara aldanıptı

*Oturmuş testi elinde çeşme taşına / Oyalı yemeni sarmış Ayşem başına / Fidan boylu Ayşem basmış on beş yaşına / Kıvrak Ayşe kız, oynak Ayşe kız, şakrak Ayşe kız

***

Aşağıda, bir bölümünü derlemeye çalıştığımız atasözleri ve deyimler, kadını aşağılayan söylemlerin ve kadın cinayetlerinin hiç de rastlantısal olmadığını gözler önüne serer.. İşte onlardan bazıları:

*Kızını dövmeyen dizini döver.

*Kızı gönlüne bırakırsan, ya davulcuya gider, ya zurnacıya.

Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.

*Kadın dediğin, taktın mı koluna; vurdun mu duvara yapışmalı.

*Kadın, erkeğin el kiridir.

*Acemi oğlan, işini uçkuru düşük kadından öğrenir.

*Kız beşikte, çeyiz sandıkta gerek.

.

*Avradı kötü olanın sakalı erken ağarır.

*Avrat malı, kapı mandalı.

*Kadının saçı uzun, aklı kısadır.

*Kadın, eksik etektir.

*Kadına sır verene tellal gerekmez.

*Avrada inanma, akan suya güvenme.

*Alma arsızın kızını, sürer ananın izini.

*Kız kocaya, oğlan hocaya.

*Ağustostan sonra ekilen darıdan, kocasından sonra kalkan karıdan hayır gelmez.

*Erkek getirmeyi, kadın yetinmeyi bilmelidir.

*Gül dalından odun, beslemeden kadın olmaz.

*Etin iyisi bacaktan, kızın iyisi ocaktan.

*Tarlayı düz al, kadını kız al.

*Kocasız karı, yularsız ata benzer

*Birinci karı, dert karısı; ikinci karı, mülk karısıdır.

*On beşinde kız, ya erde gerek ya yerde.

*Kızı sandalyeye oturtacaksın; ayakları yere değiyorsa kocaya gitme zamanı gelmiş demektir.

*Kadının yanına gideceksen kamçını da almayı unutma.

*Dişi köpek kuyruğunu sallamazsa, erkek köpek peşinden gitmez

*Buyurmadan tutan evlat, çağırmadan kalkan avrat.

*Gizli düzüşen açıkta doğurur

*Karı gibi kıvırma!

*Karı gibi kırıtma!

*Donu düşük karı.

*Karı donlu herif!

..Ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın literatüre armağan ettiği söz:

Bir adam gibi şlmek var; bir de madam gibi şlmek var..

***

Bir Karacoğlan türküsüyle bitirelim. Görün, bakın din, insanların ahlakını, kültürünü nasıl zehirlemiş:

Sevda sevda derler behey yarenler, Görmeyene bir acayip hal olur. Varıp bir kız on yaşına girince, Açılmadık bir tomurcuk gül olur.

On birinde mah yüzüne bakılır, On ikide kızın kahrı çekilir, On üçünde ak gül olur açılır, On dördünde her bir yeri bal olur.

On beşinde sevda düşer başına, On altıda eller girer düşüne, On yedide gezer kendi başına, Çok sallanma zülüflerin tel olur.

On sekizde gayet yüksekten uçar, On dokuzda gözlerinden kan saçar, Yirmisinde sevdiğinden vazgeçer, Son deminde bir kötüye kul olur.

Karacoğlan der ki: Bakalım yüze, Mevlâm hub yaratmış o benler yüze, Çokça heves etmiş kocamış kıza, Naz etmesin bilmez küsgen gül olur.

 

Kız çocuklarının küçük yaşta evlendirilmesine, cinsel istismara karşı çıkan, kentli düşünceye sahip küçük bir azınlık olarak kaldık.

Muhalefet partilerine oy veren kırsal kesimdeki seçmenin önemli bir bölümünün, hükümetin yapmak istediği düzenlemelere fazla bir itirazı yok. Tecavüze karşı çıkıyorlar. Ancak, kız çocuklarını küçük yaşta evlendirilmesine de hoşgörüyle bakıyorlar. Kız çocuklarının on beş, on altı yaşında evlendirilmesi, onların da karşı çıkmadıkları bir uygulamadır.

Gerçek yaşamla örtüşmeyen dinsel zorlamalar ve uygulamalar, toplumda ahlaki çürüme ve yozlaşmaya neden oluyor. İmam Hatip kökenli kadroların yaşama bakışları dinsel düşüncelere göre şekilleniyor. Anayasanın, yasaların, çağdaş hukukun ve insanlık değerlerinin ne dediği fazla önemli değildir. Din ne diyor, biat edilen kişi ne diyor; önemli olan budur. Ailenin ve çocuğun ’rızası’ varsa varsa, başka bir ölçüye gerek yoktur. Zaten her fırsatta ’’biz’’ ve ’’onlar’’ ayırımıyla farklı dünyaların insanları olduğumuz her fırsatta yüzümüze vurulmuyor mu?

Çabalarımız, çırpınmalarımız, kör bir kuyunun dibinde bağırmaktan öteye bir anlam taşıyacak

Please follow and like us:
Pin Share

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın