KİTAP TANITIMI: ”TAHTALLI” KİTABI MUTLAKA OKUNMALI

Elbistan Bölgesi ile ilgili yayınlar, oldukça azdır. Özellikle de Elbistan’ın güneydoğusunda, Söğütlü Çayı kenarındaki Kürt-Alevi köyleri hakkında pek fazla yayın ve araştırma yoktur. Son yıllarda birkaç eser yayınlandı, ama bunlar da, hala herkes tarafından bilinmiyor ve bu yüzden de geniş kitlelere ulaşmadı ne yazık ki.

 

Bölge hakkında irdelenmesi gereken o kadar çok konu var ki, saymakla bitmez. Mesela 1960’ların sonunda ve 70’lerde dünyada ve Türkiye’de yükselen devrimci gençlik hareketleri ve özellikle de Nurhak Dağları’nı kendilerine kamp alanı olarak seçen Sinan Cemgil ve arkadaşlarının, 1971’de pusuya düşürelerek vurulması, Elbistan’daki birçok kesim gibi, Kürt-Alevi gençliğini de etkiledi.

 

Bu olaydan itibaren bölgede yaşanan sol siyasi gelişmeler ve akabinde yaşanan Maraş Katliamı sonrasında ilan edilen sıkıyönetim ve ardından gelen 12 Eylül Cuntası’nın yöremizde de açtığı derin yaralar ve bıraktığı izler hakkında yazılıp kaleme alınan eserlerin, şimdiki kuşaklara aktarılması adına, tanıtımını yapmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü o dönemleri az çok yaşayanlar biliyorlar, ama yeni yetişen kuşakların da bunlardan haberdar olmaları çok önemlidir bence.

 

Örneğin, bölgede yaşanan bu olayların canlı bir tanığı tarafından yazılmış olan ve  objektif olarak kaleme alınan “TAHTALLI” kitabı, mutlaka okunması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. “Tahtallı” Kitabı, bir roman olmasına rağmen; o zamanlar bölgedeki sol siyasi faaliyetler hakkında yazılmış olan çok iyi bir eserdir. Yani, Sol Hareketin Elbistan’daki faaliyetleri, yine 12 Eylül Cuntası ile bölgede estirilen terör, tutuklama furyası ve yapılan insanlık dışı faaliyetleri hakkında çok güzel bir belgedir.

 

Bunun yanısıra, o zaman kurulma aşamasındaki Afşin – Elbistan Termik Santral’inde, kah siyasi amaçlı kah torpillilere yer açılması için iftira bilgilerden hareketle, Kürt – Alevi işçilerin işten atılması, tutuklanması ve işkencelerden geçirilmesi; herkesin ibretle öğrenip üzerinde durması gereken bir husustur diye düşünüyorum. Yukarıda bahsini ettiğim kitap, “TAHTALLI” bir roman olmasının yanısıra, bütün bu olaylardan dolayı, tarihe not düşülmesi adına çok önemli bir eser olarak görüyorum.

 

Bu kitabı okurken, bir kez daha 12 Eylül Cuntası’nın yaptığı her türlü insanlık dışı muameleleri, o işkenceleri yaşayarak görenlerin kaleminden okumuş oldum. İşkenceler hakkında genel anlamda birçok eser yazıldı ama, dikkatimde kaçmayan bir şey var ki, karşı taraf (yani işkenceleri yapan askerler, polisler) ve ihbarcılık yapan kimseler, bugüne kadar yaptıkları hakkında vicdan muhasebesine girip de yeterli cesareti göstermediler hala. Dolayısıyla, o dönemlerde genç yaşlı demeden; insanlara yapılan işkencelerin bedeli hala sessizliğini korumaktadır. Henüz 12 Eylül Vicdanı, uyanmadı bana göre! Yani, o zaman devlet adına işkence yapan görevlilerin vicdanı daha konuşmadı demek istiyorum. Çok merak ettim, acaba neden susuyorlar hala? İnsanlara onca acıyı yaşattıkları gün, nasıl o elleriyle çocuklarını okşadılar? Küfür eden ve kin kusan dilleriyle nasıl seslendiler eşlerine, dostlarına, ailelerine?… Bir gün vicdanları uyanabilecek mi acaba onların? Merak ediyorum!

 

“Tahtallı” yı okurken, her  kitapta olduğu gibi, kimi teknik eksiklikler de yok değil. Bunları önemsemiyorum. Yine eleştirebileceğim kimi hususları M.Zewal Dostuma telefon üzeri de aktardım. Sizlerle de paylaşmak isterim. Örneğin, Çeşmenin başında toplanmış olan kimselere yönelik kullanılan dil acımasız olmuş. Oraya köylerimizin renkli yaşamı  da konulabilinirdi. Kadınlarımızın, kızlarımızın güzellikleri… Yine kitabın mistik  karakterlerinden Meryem’in konumu daha belirgin olabilirdi. Ayrıca, devrimci bir grubun üzerinde tartıştıkları “Ulusların Kaderini Tayın Hakkı” eseri V. Lenin tarafından kaleme alınmış olmasına rağmen, J. Stalin olarak geçmiştir. Diğer bir husus, köyün öğretmeni Karadenizli İsrafil Hoca ve kitabın esas karakterlerinden biri olan Zero’nun akıbetleri hakkında bir iki paragraf daha eklenebilinirdi.

 

Kitabın buna benzer eleştirilebilinecek birkaç noktası olmasına rağmen, bu eseri herkesin okumasını ve özellikle de Elbistan Bölgesi gençliğinin mutlaka okumalarını tavsiye ediyorum. İçerisinde annelerini, babalarını ve bütünen geçmişlerini okuyacaklar… Bu eserin, yöremizde çeyrek yüzyılda (1975-2000 yılları arası) yaşanmış olan siyasi ve kültürel yaşanmışlıkların tarihsel bir dökümanteri olduğuna inanıyorum.

 

Fransızcaya da çevrilen Kitap, Fransız okurlarının da ilgisini çekmekte olup, Avrupa’nın birçok şehir kütüphanesinde yer almaktadır. Bendeniz, bulunduğum şehirin (Halmstad) kütüphanesine istettiğim için mutluyum. Şu anda kütüphanemizde Fransızcası bulunuyor.

 

Daha fazla uzatmayacağım. Kitabın yazarı, Mustafa Zewal Doğan’ın da dediği gibi, ”Gururun Verdiği Cesaret” ile yola çıkan kahramanlarımızın yaşadıklarını anlatan ”TAHTALLI” Kitabı, mutlaka okunması gereken bir eserdir.

 

Kitabın yazarı Dostum Mustafa Zewal Doğan’a da eline, yüreğine ve kalemine sağlık diyorum.

 

Bana, yeniden ortaokuldaki öğrencilik yıllarımı hatırlattın…

 

Hüseyin Mirza Karagöz

Halmstad/İsveç

 

Please follow and like us:
Pin Share

1 yorum

  1. Yaşanmış bir olayın tarihte yer almasını sağlayan kanımca olayın kahramanlarıdır. Olayda kahramanlar yok ise olan ne olursa olsun tarihin sayfalarında yer almaz. Tahtallı kitabıda tarih yazan kahramanların olduğu bir kitaptır. Var olma mücadelesi veren kahramanlardan bir tanesinin kaleme almış olduğu YAŞANMIŞ GERÇEK OLAYLARIN; KIVRAK BİR ZEKA İLE YAZILMIŞ halidir. Tebrik ve takdire şayandır. Taner Soysüren

Bir yanıt bırakın