BEN GARİ İSTİREM

arif-bilgin-tarihMahir İz hocaya sormuşlar:

 

Sizler boyuna etrafınıza bakıyorsunuz. Ona bak, şuna bak. Sizde hafıza olmaz. GÜNAHI GÖZ İŞLER DE BELASINI GÖNÜL ÇEKER. GÖZLER BAKAR, GÖNÜL RAHATSIZ OLUR VE HAFIZA ZAYIFLAR…

 

Bunu okurken aklıma Ömer Nasuhi Bilmen ile Gazali geldi. Âlim, müfessir ve Diyanet İşleri Başkanlığı da yapan Ömer Nasuhi Bilmen eğitim görmesi için verildiği Erzurum’daki medresenin kapısından girmiş ve 18 yıl kapı önündeki sokağa bile adım atmadan eğitimini bitirip ayrılmış…

 

Gazali ise malumdur; öldüğünde yazdığı kitaplar hesaplanmış, doğumundan ölümüne kadar her günü için 20 sayfa kitap düşmüş. Sayısı çok fazla ve kıymeti yüksek eserler vermiş olan Gazali’ye sorarlar;

 

‒ Üstat, zaman zaman şehirdeki evini, köşkünü bırakıp dağlara çıkıyorsun, neden böyle yapıyorsun?

 

Şöyle cevap vermiş;

 

Bir konuda çalışıp kitap yazacağım zamanlar dağa çıkıp uygun bir yere çadır kuruyorum ve abdest, tuvalet gibi mecburiyetler hariç hiç çıkmadan günlerce, aylarca çalışıyorum. Çünkü şehir hayatının gaileleri, kapı dövülmesi, çarşı pazar sesleri, çocukların, insanların, ev ahalisinin, gelip geçen atların, kuşların, köpeklerin sesleri bile insanın zihnini ister istemez etkiler, hafızasını yorar. Dağda çadır içinde bunlardan mümkün olduğu kadar uzak kalıyor, hafızamı temiz ve taze tutabiliyorum…

 

Öylesine büyük isim ve eserler bırakmak da kolay olmuyor zaten…

 

Günümüzde gözler, bırakın ayakucuna bakmasını, şeş cihette (altı yönde) radar gibi dönüp duruyor. Çarşılar pazarlar, hadi plajlar gibi demeyim, sayfiye yerleri gibi giyinmiş genç kızlar ve hanımlarla dolup taşınca; minililer, şortlular bir tarafa, mayoların üst kısımlarından farksız giysililer kim ne derse desin gençlerden öte her yaştan insanın dikkatini de çekiyor, hafızasını da meşgul ediyordur… Şu Davaro filminde miydi hangisindeyse hani seksenlik dedenin ikide bir kulağının kepçesine vurarak “Ben gari istirem” demesi öyle uyduruk bir şey değil yani…

 

Görürse göz, etkilenir, etkilenirse düşündürür, düşündükçe hafızada yer etmeye başlar. Böylece dolan, karışan, kirlenen hafızada öğrenilmesi gereken bilim, sanat gibi doğru ve güzel şeylere yer ya kalmaz ya da çok az kalır…

Arif  Bilgin – Tarih

Not bu makale elbistaninsesigazetesi.com dan alintidir…

Please follow and like us:
Pin Share
Editör hakkında 223 makale
Bilen bilir

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın