ŞEYTAN AYRINTIDA GİZLİDİR

sahtekarBir söz ya da ufak bir davranış kişinin gerçek karakterini orta yere seriverir. Maskeleri, anında söylenen o söz ya da sözleridir paramparça eden. Anlık bir davranış yine aynı işlevi görebilir.

Ar damarı çatlamış ve dumura uğramış beyinler gizlenme gereği duymazlar. Her türlü aşağılık davranış, onlar için bir erdemliliktir. Yaptıkları iğrenç şeylerden gurur duyarlar.

Irkçıları, aşırı dincileri ve hainleri bu kategoriye koyabiliriz. Çünkü onlar için ötekiler düşmandır ve onlara yapılacak her türlü vahşilik ve hakaret mubahtır. Hıristiyanlara gâvur, Alevilere ve Ezidilere kâfir gözüyle bakarlar

Onların gözünde diğerleri Kürt’tür, Ermeni’dir, Rum’dur, muhaliflerdir…

Bu kimlikleri taşıyanların katlini vacip görürler…

Bu vahşi durumlar daha da ayyuka çıkacaktır gibime geliyor. Linç olayları ve tek tek öldürmelerin yerine, toplu katliamlar devreye girebilir. Aydınlara yönelik suikastlar gelişebilir.

Bu kimliklerden dolayı dayak faslını gerilerde bıraktım. Binlerce kilometre uzakta, bu saydığım kimliklerin bazılarını taşıdığım için, çok hakaretlere uğradım.

Bundan birkaç yıl önce, yazılarımdan dolayı tehditler alır ve yakası açılmadık küfürlere maruz kalırdım. Elektronik posta kutuma bazı günler onlarca mesaj gelirdi. Öldürdük dedikleri adamların, paramparça ve kanlı fotoğraflarını yollayanlar bile çıkardı. Kendimce dürüst bulduklarıma genelde cevap yazardım. Birkaç kişi özür bile dilemişti.

Mantık burkulması yaşayan bir toplum işte! Ne yapabilirsin…

Hele hastalıkların en katmerlisi olan ırkçılığa tutulmuşlarsa…

PKK’den ne kadar para aldığımı sorar ve ana avrat bana küfür ederlerdi. Aldırmazdım. İt ürür kervan yürürdü. Ben de günlük programımı onlara yazardım; akşam beşe kadar fabrikada, hayatımı idame edebilmek için çalışmak, beşten sonra cafe’de, bir buçuk saat kitap okumak ve dokuzdan sonra tekrar okumak ve yazmak…

Tehditler birden kesildi, ama mahkeme devreye girdi ve bir buçuk yıl hapis cezası aldım. Günlük programım ise hala yukarıda yazdığım gibidir. Hiç değişmedi. Cumartesi pazarları ise okumak ve yazmak için daha da çok zamanım olur.

Kimseden bir şey beklemedim. Yüreğimdekileri yazdım sadece. Sözümü kimseden sakınmadım. Bağlı olduğum bir davam vardı. Önemli olan onun başarısıydı.

Kısacası tek gayem bağımsız Kürdistan’dır…

Gönülden bağlı olduğuma inandım her zaman. Bin yerle flört eden tiplerden olmadım. Hâlbuki bizim toplum onları baş tacı yapıyordu. Ki hala da onlar baş tacı. İmrenmiyorum. Sadece tiksiniyorum o tiplerden. Midem bulanıyor ve acıyorum onlara. Çünkü eni sonu foyaları ortaya çıkacaktır. Gidip mezarlarına tükürecektir bu halk.

Her hainin bekleyen trajik son kepaze olmaktır. Asıl yüzlerine tükürülmesi gerekenler de onlardır kanımca. Alttan alta bulundukları ortamı kemirmişler ve karşıtlarla işbirliği yapmaktan da beis görmemişlerdir.

Amiyane deyimle, at iziyle it izi birbirine karışmış. İşte insanı asıl öldüren de bu gibi durumdur.

Söylenen hiçbir söz boşuna söylenmez. Vardır mutlaka bir sebebi. AKP’ye göz kırpanlar, bu süreçte aslında kendilerini ifşa ediyorlar. Ve yaratılan güzelim değerleri erimeye doğru götürmeye teşne olmuşlar. Ama bu mücadeleye güveniyorum. Herkes hak ettiği değeri bulacaktır.

Dikkat ediniz davranış ve sözlere. Küçücük bir ayrıntı, sizi gerçekliklerle buluşturabilir. Unutmayınız ki şeytan ayrıntıda gizlidir. Açıktan küfür eden ve düşmanlık güdenlere karşı kendimizi koruyabiliriz. Hem öldürseler ne olacak? Binlerce seçkin insanımız canını vermişken bu yolda. Önemli olan hainlerin pis yüzünü görebilmek…

Mehmet Sögüt

Please follow and like us:
Pin Share
Editör hakkında 223 makale
Bilen bilir

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın