v1.0 Sudoku | Siteler | TavDer | KOMYEF | Redaksiyon | İletişim
 
Forum'da Gelismeler
Kültür & Sanat
Mesaj:5
Son mesaj: 2013-01-03 01:17
Eğitim & Okul
Mesaj:4
Son mesaj: 2012-08-13 00:30
Haber & Politika
Mesaj:1
Son mesaj: 2012-08-07 23:38
Başka
Mesaj:2
Son mesaj: 2012-07-24 05:45
Kültür & Sanat
Mesaj:7
Son mesaj: 2012-01-05 10:22
 
Son Gelişmeler
Yeni resim albümleri
Özben & Cihatın Düğünü(özel)
 2009-12-08
 36 resim
Özben & Cihatın Kına Gecesi(özel)
 2009-12-08
 16 resim
Tuncay och Camillas Bröllop(özel)
 2009-07-11
 211 resim
Kücük Newal Marangozun Cenaze Töreni(özel)
 2009-04-22
 54 resim
Sultan Karagözun Cenaze Töreni(özel)
 2009-04-08
 27 resim
Son aktif üye
M.Sahindal (İsveç)
2013-06-23 00:16
tavkirar (İsveç)
2013-06-21 13:59
İ.ŞAHİNDAL (Türkiye)
2013-06-15 23:54
kiuruvesi (Finlandiya)
2013-06-13 10:33
kan_ve_gül (Türkiye)
2013-06-12 20:29
Yeni üye
mevsimyesim (İsveç)
somscot (Hollanda)
nmcelwinerhett (Kanada)
rnklerrobi (Belçika)
areplicajerseys (Başka)
Yeni şiirler
  GİDELİM DOSTLAR AYRILIK VAKTI
  SU VE BEN
  NEWROZ ATEŞİ
  SEN YOKSAN
  ANNE
Forum
 
NURHAK DAĞI'NIN GUGUK KUŞU KİTABI HAKKINDA
NURHAK DAĞI'NIN GUGUK KUŞU KİTABI HAKKINDA GELEN GÖRÜŞLER: Hüseyin Mirza Karagöz'ün yazdığı NURHAK DAĞI'IN GUGUK KUŞU kitabı hakkında gelen görüşleri ve basında çıkan haberleri bu formda toplamayı uygun gördük
Konuyu Baslatan: tavkirar
Yayin: 2011-07-27 14:02

Mesajlar: 7
tavkirar
2011-07-27 14:04
BİZİM ELBİSTAN GAZETESİ:

Karagöz'ün Kitabı, İsveç'in 9 Kütüphanesine Girdi

Geçtiğimiz aylarda 'Tapkıran (Tavkirar) Diyarından İzler-1 Nurhak Dağ'ın Guguk Kuşu' isimli kitabı okuyucularıyla buluşan İsveç'te Türkçe Öğretmeni ve Tercüman Hüseyin Mirza Karagöz, gazetemizi ziyaret etti. Karagöz, kitabın İsveç'te 9 arşiv kütüphanesinde arşivlendiğini söyledi.
Yorumlar Yorum Sayısı : 0 Tarih Tarih : 07 Temmuz 2011 10:02

Gazetemizi ziyaret ederek Bizim Elbistan Gazetesi Sahibi Hasan Göçer ile bir araya gelen İsveç?te Türkçe Öğretmenliği ile Tercümanlık yapan ve aynı zamanda Halland Bölge Parlamentosu?nda İl Genel Meclisi Üyesi olan Hüseyin Mirza Karagöz, piyasaya çıkan ?Tapkıran (Tavkirar) Diyarından İzler-1 Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu? isimli kitabı hakkında da bilgiler verdi.

Hüseyin Mirza Karagöz, guguk kuşuyla ilgili dünyanın birçok yerinde hikâyeler ve efsaneler olduğunu ve bunun içinde kitaba bu ismi koymayı uygun gördüğünü söyleyerek, ??Tapkıran Diyarından İzler 1? adlı çalışma ile amacım, o bölgedeki halkın yaşadıklarını ama bugüne kadar bilinmeyen, tanınmayan, anlatılmayan yazılı hale getirilmeyen geçmişteki acı-tatlı olayları bir hikâye formatında sizlere sunmaktır. Diğer yandan, o güzelim ve verimli doğanın nasıl bilinçsizce tahrip edildiğini ve o gövdeli ardıç ağaçlarının nasıl hunharca kesildiğine de değinmek istedim.

Bu kitapta okuyacağınız hikâyeler, ya yaşanmış anekdotlardan yola çıkılarak, ya da yaşanan olayın aslına bağlı kalarak yazılmıştır. Bazı olayları, bir kahramanın etrafından birleştirdim. Yani hikâyelerin kahramanları ekmeğini o dağlarda arayan o bölgenin insanlarıdır.

Kitabın adını ?Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu? koydum. Çünkü guguk kuşu ile ilgili dünyanın çeşitli yerlerinde farklı hikâyeler ve efsaneler anlatılır. Bu kitabımda ben de size Nurhak eteklerinden güneye doğru öten bir guguk kuşun hikâyesini yazdım. Bu kitapta guguk kuşunun neden güneye bakarak öttüğünü, yani ölüm feryadını ve acılar içinde öttüğünü okuyacaksınız? dedi.

?Kitap, İsveç?te 9 Kütüphanede Arşivlendi?

Kitaba Türkiye ve Avrupa?dan çok iyi bir talep olduğunu ve İsveç?te 9 arşiv kütüphanesinde arşivlendiğini söyleyen Hüseyin Mirza Karagöz, ?Kitaba, İsveç, Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinden çok iyi bir talep var. Tapkıran Diyarından İzler-1 Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu kitabı, İsveç?te 9 arşiv kütüphanesinde arşivlenmiştir. Tapkıran Köyleri olarak Ağustos ayının başlarında bir festival yapılması planlanmaktadır. Bu festivalde kitabımın tanıtımını yapacağız? dedi.

Kitabın ikinci cildi ve projeleri hakkında bilgiler veren Karagöz, şunları söyledi; ?Şu andaki projelerim; bir tarih çalışması içindeyim. Onu bitirmek istiyorum. Şu anda ham olarak 250 sayfası hazır. 3-4 yıldır Tapkıran Köyü?nün tarihini araştırıyorum. İlkbahara yetiştirmek için uğraşıyorum. Arkasından yine bizim bölgede yaşanmış bir namus cinayetinden yola çıkarak bir roman denemesi var. Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu kitabının ikinci bölümünde yine bu formatta bölgede iz yapmış kişilerle, bölgede yaşanmış olayları hikâye formatıyla yeni kuşağa aktaracağım. Yine talep üzerine bu tarih çalışmasında sadece İsveç?e göçüşümüzü ayrı olarak kitapçık şeklinde yapmam konusunda talep vardır. Bu da projelerimin arasındadır?

Ziyaretlerinden dolayı çok memnun olduklarını dile getiren Bizim Elbistan Gazetesi Sahibi Hasan Göçer, Karagöz?e çalışmalarında başarılar diledi.

http://www.bizimelbistangazetesi.com/haber_detay.asp?haberID=9854


tavkirar
2011-07-27 14:06
ELBİSTANIN SESİ VE HABER ELBİSTAN GAZETESİ:

Karagöz?ün, ?Nurhak Dağ'ın Guguk Kuşu' kitabı yayınlandı
İsveç?te Türkçe Öğretmenliği ve Tercümanlık yapan Hüseyin Mirza Karagöz, ?Nurhak Dağ'ın Guguk Kuşu' isimli kitabını yayınladı.
07 Temmuz 2011 / 22:42

İsveç'te Türkçe Öğretmenliği ve Tercümanlık yapan Hüseyin Mirza Karagöz, doğup büyüdüğü Elbistan'a bağlı Tapkıran Köyü ile ilgili yaptığı tarih araştırmalarının ardından 2 bölümlük otobiyografik hikâyelerden oluşan 'Nurhak Dağ'ın Guguk Kuşu' isimli kitabını yayınladı.

1999 yılında bu yana İsveç'te ikamet eden ve 2007 yılında bu yana Elbistan'a bağlı Tapkıran Köyü'nün tarihini araştıran Hüseyin Mirza Karagöz'ün, köyü ile ilgili yaptığı araştırmalarının ardından topladığı bilgilerin bulunduğu otobiyografik hikâyelerden oluşan 2 bölümlük kitabı yayınlandı.

Tapkıran ve çevre köyleriyle ilgili ilk defa böyle bir kitap yazıldığını söyleyen Hüseyin Mirza Karagöz, ?Kitap iki bölümden ibarettir. Birinci bölümde 14 hikâye yer almaktadır. Bu hikâyelerde geçen olaylar, ya yaşanmış anekdotlardan yola çıkarak ya da yaşanan olay aslı gibi kaleme alınmıştır. Yani hikâyelerin kahramanları o bölgenin insanlarıdır. İkinci bölüm ise 7 otobiyografik (Portreler) hikâyeden oluşmaktadır. Bölgemizde iz bırakmış 7 kişi hakkında detaylı bir şekilde ele alınan tanıtım ve halkın aklında kalan izleriyle yer verildi. Kitabın önsözünü Gazeteci Ali Haydar Nergis yazmıştır.
Tapkıran diyarından izleri taşıyan kitabın adı, içinde yer alan bir hikâyeden esinlenerek, 'Nurhak Dağ'ın Guguk Kuşu' olarak belirlendi. Çünkü guguk kuşu ile ilgili dünyanın çeşitli yerlerinde farklı hikâyeler ve efsaneler anlatılır. Bu kitapta siz de Nurhak Dağının eteklerinden güneye doğru öten bir guguk kuşunun hikâyesini okuyacaksınız. Bu kitapta guguk kuşunun neden güneye bakarak öttüğünü, yani ölüm feryadı ve acılar içinde öttüğünü okuyacaksınız? dedi.

Kitabının basımının kendisi tarafından yapıldığını ve sponsor olarak ta Güneri Karagöz'ün katkıda bulunduğunu söyleyen Hüseyin Mirza Karagöz, kitabın yayınlandıktan sonra İsveç'teki 9 arşiv kütüphanesi tarafından arşivlendiğini sözlerine ekledi.

http://www.elbistaninsesi.com/news_detail.php?id=15571

tavkirar
2011-07-27 14:06
ELBİSTAN KAYNARCA GAZETESİ:

?Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu? okuyucusu ile buluştu
İsveç?te yaşayan Öğretmen-Araştırmacı Hüseyin Mirza Karagöz?ün yazdığı Tapkıran ve çevre köylerinde yaşanmış ve otobiyografik hikâyelerin yer aldığı

?Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu? adlı kitabı okuyucusu ile buluştu.

Kitabını piyasaya çıkartan Öğretmen- Araştırmacı Hüseyin Mirza Karagöz, Elbistan Kaynarca Gazetesi?ni ziyaret ederek yeni kitabının tanıtımını yaptı.

Kitabına neden Nurhak dağının guguk kuşu ismini verdiğini de açıklayan Karagöz, ?Kitap iki bölümden ibarettir. Tapkıran ile çevre köylerinde yaşanmış ve otobiyografik hikâyeler yer almaktadır. Birinci bölümde 12 hikâye yer almaktadır. Bu hikâyelerde geçen olaylar, ya yaşanmış anekdotlardan yola çıkarak yâda yaşanan olay aslı gibi ele alınmıştır. Yani hikâyelerin kahramanları o bölgenin insanlarıdır.

Tapkıran diyarının izlerini taşıyan kitabın adı, içinde yer alan bir hikâyeden esinlenerek Nurhak dağın guguk kuşu olarak belirlenmiştir. Kitapseverlerin birbirinden ilginç yaşanmış ve otobiyografik hikâyelerin yer aldığı bu kitabı okumalarını tavsiye ediyorum? diye konuştu.

http://www.elbistankaynarca.com/nurhak-dagin-guguk-kusu-okuyucusu-ile-bulustu-4785h.htm

tavkirar
2011-07-27 14:09
CUMHURİYET VE AÇIK GAZETE:

GAZETECİ ALİ HAYDAR NERGİS'İN NURHAK DAĞI'NIN GUGUK KUŞU KİTABI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

ALİ HAYDAR NERGİS: ''NURHAK DAĞ'IN GUGUK KUŞU''

Guguk kuşu(pepuk), yurdu, yuvası olmayan bir kuştur. Dünyanın neresine giderse gitsin, özelliği değişmez. Kendisine ait olmayan yuvalara yumurta bırakır. Yavrusunu el kapılarında büyütür. Yuva sahibi kuş, bir gün bakar ki, yumurtadan çıkan, gün gün anormal şekilde gelişen yavrulardan biri kendisine hiç benzememektedir. O yavrunun kendisine ait bir yumurtadan çıkmadığını fark eder. O anda, yavru ile ana kuş arasında kıyasıya bir mücadele başlar. Ya, anaç kuş, yabancı yavruyu yuvadan atar; ya da, yavru kendiliğinde yuvayı terk eder...



İsveç?in Halland Bölge Meclisi ve Halmstad kenti Belediye Meclisinin sosyal demokrat parti üyesi; aynı zamanda öğretmenlik ve çevirmenlik de yapan Hüseyin Mirza Karagöz, ??Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu?? adlı kitabını, guguk kuşunun bu özelliklerinden yola çıkarak yazmış...Yazar, bu kitapta, Elbistan?a bağlı Nurhak Dağları eteklerinden kopup İsveç?e gelen ve nüfusu 3 bin kişiyi bulan Tavkirar köylülerinin köklerini araştırmış. Başka diyarlarda, başka iklimlerde yok olan insanlarla guguk kuşu arasında bir benzerlik kurmuş...



Kitapta yaşam öyküleri anlatılan bilge kişilerin hemen hepsi birer destan kahramanı özelliğine sahip... Doğadaki çiçeklerden ürettiği ilaçlarla insanları sağlığa kavuşturan Mustafa Mortaş, aile kavgaları nedeniyle köyünü terk etmek zorunda kalan ve aynı zamanda bir laf ustası Halil Duran, Elbistan?dan Mersin?e kadar herkesin Gülü İbrahim Kalaycı, Kırıkçı Hüseyin Parlak ve diğerlerinin maceralarını okurken Nasrettin Hocalar, Lokman Hekimler, Karacaoğlan?lar gelir dikilir gözlerinizin önüne; çoğu kez gülümser, yer yer hüzünlenirsiniz....





Nurhak Dağların?nın o bilge kişileri, Yaşar Kemal?in, ??Güzel atlarına binerek bir daha hiç dönmemek üzere çekip giden ?? güzel insanlarıdır artık..



Kitabın sonlarına doğru, o guguk kuşu yine çıkıyor karşımıza... Hüseyin Mirza Karagöz?ün de kitabında yer verdiği, Anadolu?nun birçok yerinde de bilinen anlatıya göre, guguk kuşu, bir zamanlar, bizim gibi bir insanmış... Anneleri ölmüş, küçük kardeşiyle yetim kalmışlar. Babaları, eve üvey anne getirmiş. Üvey anne, guguk?u ve kardeşini hiç sevmez, onlara hep kötülük edermiş. Bir gün, kardeşlerin eline dibi delik bir torba vermiş, ??Gidin, bana dağlardan kenger toplayın?? demiş. Kardeşler dağa gitmişler. Guguk, topladığı kengerleri kardeşinin sırtındaki torbaya doldurmuş. Dönüş zamanı geldiğinde bir de bakmışlar ki, torbanın içinde hiç kenger yok... Guguk, kengerleri kardeşinin yediğini sanmış.. Bunu kanıtlamak için, kardeşinin karnını bıçakla yarmış. Ancak, kengerleri orada da bulamamış.. Bir de görmüşler ki, ki torbanın dibi delik; torbanın içindeki kengerler o delikten yerlere dökülmüş.. Küçük kardeş, oracıkta ölmüş. Guguk da, kuş olup dağlara düşmüş... O gün, bu gündür, dağlarda deli divane ötüp dolaşarak yitik kardeşini arıyormuş...



??Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu??, bende de başka çağrışımlar yaptı; başka yaraları depreştirdi... Kitabı okurken, ben de, bu halkı, bu kör karanlıklardan kurtarmak için kendisini dağlara, taşlara vuran, Nurhak?larda kurulan hain tuzaklarda katledilen 68 kuşağının yiğit devrimcilerinden Sinan Cemgil ve arkadaşlarını anımsadım...



Onların türküsü gelip düğümlendi boğazımda:



Dört bir yana haber salsam/ Öldü desem inanır mı/ Dağlar bana geri verin/ Kadir?imi, Sinan?ımı// Nurhak Sana güneş doğmaz/ Uçan kuşlar yuva kurmaz/ Dökülen kan yerde kalmaz/ Soracağız hesabını...



Toplumların yaşamında yazılmamış nice romanlar vardır. Nice yazarlar da, adları duyulmadan, toprağı yarıp gün yüzüne çıkamadan yitip giderler...



??Nurhak Dağ?ın Guguk Kuşu??, İsveç?te, sadece 300- 500 kişiye ulaşabilen, güçlü bir yayınevine, dağıtım ağına sahip olmayan böylesi bir kitaptır. Nurhak Dağlarında çobanlık, Çukurova?da garsonluk, otel katipliği ve derken öğretmenlik yapmış; şimdilerde yaşamını İsveç?te politika yaparak sürdürmeye çalışan Hüseyin Mirza Karagöz de, ??ben buradayım!?? diye bağıran bir yazardır...



A. HAYDAR NERGİS

alinergis@yahoo.se



*Bu yazı AÇIKGAZETE VE Cumhuriyet Gazetesinde de yayımlandı

tavkirar
2011-07-27 14:09
YAZAR A. KADİR PAKSOY'UN NURHAK DAĞI'NIN GUGUK KUŞU KİTABI HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİ

A. KADİR PAKSOY: NURHAK DAĞI'NIN GUGUK KUŞU

Çocukluğumun ve ilk gençlik yıllarımın büyük bölümünün geçtiği Darende?de, büyükbabamın üç büyük bahçe içinde üç büyük evi vardı. Büyükbabam bu bah-çe ve evlerden birini babama vermişti. Bu bahçe ve ev, Darende ? Elbistan yolu üzerindeydi. Darende?yle Elbistan arasındaki köylerden, özellikle Darende paza-rına gelenlerden bize konuk olan çok olurdu.



Bazıları bir iki gün önceden ya da akşamdan gelir ve bizde konuk olduktan son-ra, satacakları ürünlerini ki bu ürünler daha çok peynir ve tahıl ürünleriydi, Da-rende pazarına götürürlerdi. Bazılarının da hükümette, mahkemede işleri olur, bizde daha çok kalırlardı. Onlar bize bulgur, mercimek, peynir getirir, biz de on-ları yedirir içirir, heybelerini elma, armut, erik, kayısı ve kirazla doldururduk. Bu köylülerden özellikle Yarımcalılarla (Palanga yakınlarında bir Kürt köyü) çok yakın bir dostluk kurmuştuk. Başımın belaya girdiği bir yaz, 1971 yazı olmalı, saklandığım bu Yarımca köyünü hiç unutamam. Yeri gelmişken biraz söz edeyim:



Ortaokulu bitirdiğim yıl (1969) Darende?de henüz lise olmadığından, lise birinci sınıfı ailemden ayrı olarak il merkezimiz Malatya?da, Turan Emeksiz Lisesi?nde (şimdi adı değişmiş!) okudum. O yıllar Türkiye?de devrimci hareketin çok yük-seldiği yıllardı. Ben de o yıllarda, çocuk denecek yaşta, Dev-Genç?li olmuş, Türkiye İşçi Partisi?ne gidip gelmeye başlamıştım. Okumada da fazla gözüm yoktu. Marksist klasikleri okursam büyük bir üniversiteyi bitirmiş olacağımı sa-nıyor ve devrimciliği de bir meslek gibi algılıyordum. Lise ikinci sınıfı da ana-mın zoru ve babamın gözetiminde Ceyhan?da okurken (anam Darende?de, ba-bam benimle birlikte Ceyhan?a geldi), okulu terk ettim ve ?Devrim yapmak? için Ankara?ya geldim. Dev-Genç?in karargâhı sayılan Siyasal Bilgiler Fakültesi?nin öğrenci yurdunda kaldım, orada ünlü ?devrimci ağabeyler?le tanıştım. Bu sırada ailem beni arıyordu elbette. Gazeteye ilan bile vermişler.



Neyse uzatmayayım, bu sırada Darende?de de lise açılmış. Bu devrimci ağabey-ler bana ağabeyce bir öğüt verdiler: Devrim öyle hemen olacak iş değil, evrim olmadan devrim olmaz, bak memleketine de okul açılmış, git orada oku? Bu-nun üzerine Darende?ye döndüm. Darende Lisesi ikinci sınıfına kaydoldum. İşte başım o sırada belaya girdi. Evimize gelen ve bize devrimci görünen arkadaşlar-dan biri, aslında ispiyonculuk yapıyormuş.



Bizim hakkımızda ülkü ocaklarına bilgi götürüyormuş. Bunu öğrenince, ağabe-yim İhsan?la birlikte bunlara bir ders vermeyi aklımıza koyduk. Bir gün, bunlar-dan ikisi evimizin önündeki yoldan geçerken önlerini kestik, kapıştık. Onların da bizim de kafamız gözümüz yarıldı? Doğal olarak bizi polise şikayet etmişler. Olaydan bir gün sonra polis beni okuldan alarak hükümet konağındaki karakola götürdü. Ama ifademi aldıktan sonra bıraktı. Mayıs ayının sonu ve okulun son günleriydi. Ben, yeniden polis gelir beni alır kaygısıyla Yarımca?ya kaçtım. Daha doğrusu anam beni gizlice Yarımca?ya gönderdi. Orada koyunlarımız da vardı. Bu saklanma sayesinde Yarımca?da hâlâ düşlerime giren unutulmaz bir yaz geçirdim?.





Ama bu sırada ailemizi sarsan çok olumsuz gelişmeler oldu. Darende?nin tutucu takımı, Adalet Partisi Darende ilçe başkanlığı da yapan büyükbabamı ?malını mülkünü gomonislere (komünistlere) mi bırakacaksın? diyerek bize karşı kış-kırttılar. Büyükbabam, o bahçeyi ve evi babamdan alarak camiye verdi. Biz aile-cek Osmaniye?ye göçtük. Koyunlarımızı satarak açtığımız bakkal dükkanı da iflas edince, babam bir tuğla fabrikasında işçi oldu, anam pamuk tarlalarına ça-paya, pamuk toplamaya gitmeye, biz de (ben ve iki ağabeyim) bulduğumuz işlerde çalışmaya başladık?



İşte Hüseyin Mirza Karagöz?ün Nurhak Dağı?nın Guguk kuşu, Palanga, Yarım-ca köylülerinden biri gibi kapımı çaldı. Kapıyı ardına kadar açarak onu içeri al-dım. Evin başköşesine oturttum. Altına çifte yün döşek, sırtına içi kuru ot dolu halı yastık koydum. Onu hayranlıkla dinlerken evin içini, bizim oraların kekik keven kokulu temiz dağ havası kapladı. Erinç içinde uyudum. Düşümde, çocuk-luğumun geçtiği o dağları, o dereleri, o dereleri, o ağaçları, o sürüleri ve o insan iyilerini bir kez daha gördüm?

Yüreğinden öperek kardeşim.

Sevgiyle.



A. Kadir Paksoy



27 Temmuz 2011 / ANKARA



Not:

Kitap elbette daha iyi bir teknikle kaleme alınabilirdi. Türkçe dil yanlışları dü-zeltilebilirdi. Ama, bana çocukluk yıllarımı geri getirdiği için, bu kusurların be-nim açımdan fazla bir önemi yok?

tavkirar
2011-08-17 20:24
Nurhak Dağ'ın Guguk Kuşu Hakkında

Kitabını okudum, eline yüreğine sağlık. Eksik gördüğüm yerleri dostuma anlatayım:

Kaynak kişiler yetersiz, Ramo Ağa uzun yazılmış, espriler söylendiği gibi yazılmış, yumuşatılarak yazılsa daha doğru olurdu diye düşünüyorum.

Çöplü Mısto'yu yazmışsın teşekkür ederim. Yalnız Çöplü Mısto İmam değildi. Kitabında Çöplülü Mısto?nun köyde ağalığı bitirdiği söyleniyor. Bu doğru değildir. İşin doğrusu şudur:

Dedem Ali Çavuş'un sürüsü Kurugöl'de iken Hasan Ağa Ali Çavuş'ta para talep eder. Hasan Ağa'nın gücünü bilen Ali Çavuş, Tapkıran'da yardım ister. Tapkıran Çöplülülerin yanında yer alarak Hasan Ağa'ya karşı verilen mücadeleyi Tapkıranlar kazanır ve böylece Çöplü Köyü de Tapkıran?a bağlanır.

Ağalığın bitirilişi Tapkıran sayesinde olur. Doğruları söylemezsek Tapkıran'a haksızlık etmiş oluruz. Şunu da belirtiyim. Karasanuşağı da Hasan Ağa'yı desteklemektedir. Tarihe not düşmesi için bu köylerin ne gibi zorluklardan geçerek bugünlere geldiğini genç nesillere anlatılmalı.

Size bir örnek vereyim: Ali Çavuş o köylerin kavaklarını alıp nasıl pazarlıyordu? İlkbaharda suda Sevdili'ye kadar götürüp, Sevdili köprüsünde arabalara yüklüyordu. Bugün teknolojinin bütün kolaylıklarını yaşamasına rağmen yılgınlık içinde olan genç neslin uyanması için bunlar anlatılmalı.

Lütfü Mortas
Ağustos 2011

kiuruvesi
2012-01-05 10:22
Zerdüşt?ün direnişi; uygarlığa karşı ahlaki savaş
Uygarlık sistemine karşıt ideolojiler arasında Zerdüşt?ün özel bir yeri ve anlamı vardır. Zağros dağ sisteminin aydınlık ve berrak çehresidir. Heybetli sesidir. Uygarlık sisteminin sinsi ideolojik hegemonyasına karşı ahlaki toplumun direnişiyle yanıt vermek istedi. Yalana karşı doğruluk idi. İrani kimliğin temel kültürü olduğu halde Hristiyanlık ve İslamlığın karşısında kendini yenileyemedi.
Çıkışı M.Ö. 1000?li yıllara dayandırılan Zerdüşti Hareket, bir orijinal olmaktan çok reform niteliğindeydi. Daha eski olan Ahura Mazda geleneğinde reform yaptığı söylenebilir. Ahura Mazda, en eski Aryen inancıdır. Aryen kabilelerin ortak tanrılarından biri olarak değerlendirilebilir. M.Ö. 1000?lerden itibaren gelişen Asur saldırılarına karşı reform ihtiyacı ortaya çıkmış olabilir. Asur?un ideolojik hegemonyasına karşı bir ideolojik çıkış gerekliydi. Ahlaki karakterde gelişmesi doğrulukla ilgilidir. Doğru yaşam bir ilkeydi. Durum böyle olunca ideolojik yanıtlar etik olma zorunluluğunu duyar. Farklı bir ideolojik örgüsü vardır.
Aydınlık-karanlık, iyilik-kötülük, doğru-yanlış gibi köklü ikilemlere dayanırdı. Bu yönüyle erken diyalektikçi bir doğum sergiler. Tarihe de diyalektik yaklaşır. Kutsal kitapların her üçü üzerinde de büyük etkisi vardır. Budizmi de etkilediği önemle belirtilir. Her ne kadar M.Ö. 6. yüzyılda yaşadığı söyleniyorsa da daha çok Mağ?ların (Zağros rahipleri) ortak bir imgesi gibi durmaktadır. Etkili Mağ?lardan biri olmuş olabilir. Zerdüşt?ün etnik kimliği önemli bir sorun olmamakla birlikte bütün ihtimaller Med kökenliliğini işaret etmektedir. Mağ kelimesi Kürtçe ateş ocağında birikmiş kor halindeki ateş topağını ifade eder. Soğuk Zağros kışlarında Med kabilelerinin yaşamının büyük kısmını bu Mağ?lar etrafında geçirdiğini biliyoruz. Sohbetlerin, vaazların en koyuları da bu Mağ?lar etrafında verilir. Vaazcılara Maği denilmesi bu nedenledir.
Zerdüştlükte ateşin kutsallığı bilinmektedir. Çünkü ateşsiz yaşamın mümkün olmadığını günlük yaşamlarından ötürü biliyorlar. Bugünkü Kuzeybatı İran?da yani Medya?da yaşadığı yaygın bir kanaattir. Sosyal yaşama ilişkin net ilkeleri vardır. Sağlam bir eş ilişkisine büyük önem verilir. Eşler arasında kökleşmiş hiyerarşiden ziyade eşitlik ve özgürlüğe yakın bağlar geçerliydi. Yalan söylemek en büyük ahlaksızlıktı. Kulluk ilişkilerinden uzak sosyal yaşam önemliydi. Ziraat ve hayvancılık gözde ekonomik faaliyetlerdi. Hayvanlara karşı tam bir çevreci yaklaşım vardı. Hayvan etinden uzak durulurdu. Ziraat işleri ibadetle eş değerdeydi.
Medler kanalıyla Grek kültürünü etkilediği söylenebilir. Heredot Tarihi?nde en büyük yeri Medler kaplar. Perslerin halk olarak adı pek geçmez. Grekleri en çok etkileyenin Med kişiliği olduğu sanılıyor. Kişilik, ahlakla ilgili olduğundan Zerdüştlüğün etkisi anlaşılırdır. Cesaret ve doğruluğun bu kültürle bağını tahmin etmek zor değildir. Pers-Med imparatorluğunun arkasında bu kültürün büyük rolü olduğunu görmek zor değildir.
Filozof Nietzsche?nin Zerdüş hayranlığı önemli öğreticidir. Nietzsche kolay yargıda bulunmayan bir filozoftur. Yargıladığı her konu bir özdeyiş, aforizma niteliğindedir. Kendini Zerdüşt?ün çömezi olarak nitelendirir. Bu kültürün kendini yenileyememesi ve günümüze çok cılız (belki biraz Zerdeştiler de kalmış olabilir) yansıması insanlık adına bir kayıptır. İran monarşisinin bu kültürün içini boşalttığı rahatlıkla söylenebilir. Kültürün gerçek sahiplerinin Medler olmasının bu tutumda etkisi düşünülebilir. Hristiyanlık ve İslamiyet de bu kültürün kuşatmaya alınmasında pay sahibidir. Homojenleştirici ve dinsel dogmatizm yönleri ağır basan her iki dinin böyle davranması beklenebilir. Önlerinde ciddi bir ideolojik engel olarak dikilmektedir. Dolayısıyla çok sert tedbirlerle (özellikle İslamiyet tarafından) bastırıldığı söylenebilir. En büyük darbeyi İslami fetihlerde yediği tahmin edilebilir.
Mazdek, Hüremdin ve Babek gibi ünlü komünalistler tarafından gösterilen isyan ve direnişler alan ve karakter unsurları nedeniyle Zerdüştizmin son temsili olabilir. Her üçü de hem İran-Sasani çürümüş monarşizmine hem sefahat içindeki Abbasi sultanlarına karşı direnişleriyle kahramanlık simgesi oldular. Yine belirttiğimiz gibi Mitraizm ve Manicilik üzerinde de etkileri önemlidir.
Ahlaki temelde anti-uygarlıkçı ve sosyal yaşamda kişilikli (Nietzsche?nin üstün insanı) olmak demokratik uygarlığın da vazgeçilmez ilkesel değerleridir. Demokratik uygarlığın Ortadoğu kültürüne sahip çıkması ve beslenmesi gereken ana damarlarından biri Zerdüşt geleneğidir.

Zerdüştlüğe ilişkin temel bir sorun da İbrahimi dinlerle bağıdır. Ne kadar kendi başına bir peygamber ekolü sayılabilir? Hangi anlamda İbrahimi peygamberler zincirine eklenebilir? Bu sorulara verilecek cevap Zerdüşt?ün İbrahimi dinler içinde büyük oranda özümsendiği biçimindedir. Tevrat?ın, dolayısıyla İncil ve Kuran?ın düzenlenişinde etkisi kesindir ve kapsamlıdır. Tarihçiler Yahudilerin Babil sürgünü sırasında ideolojik hegemon rolü oynayan Zerdüşt düşüncelerinden çok etkilendiklerini kaydetmektedir. Zaten bu tarihten sonra düzenlenen Kitab-ı Mukaddes nüshalarında bu etkilenmeler açıkça ayırt edilmektedir. Kaldı ki Yahudiler uzun süre Pers-Sasani egemenlik sahasında ve birçok önemli görevde bulundular. Tüccar olarak etkinlik gösterdiler. Kürtler içinde de hatırı sayılır bir nüfusları vardı. Ayrıca halen Kürt Yahudiler önemli bir azınlık olarak yaşamaktadır. Dolayısıyla karşılıklı etkilenme uzun sürelidir. Neden Zerdüşt?ten pek iz kalmadı derken bu hususu kesinlikle göz önüne getirmek gerekir. Zerdüştlük yok olmadı, her üç İbrahimi din içinde özümsendi; böylece yaşıyor demek daha doğru olacaktır. Kaldı ki Kutsal Kitap düzenleyicileri, buna Musa ve Muhammed dahil olmak üzere, İbrahim öncesi tüm peygamberleri Adem?den Nuh?a, İdris?e kadar İbrahimi dinin kapsamına aldılar. Hatta İskender?i bile İskenderi Zülkarneyn adıyla listeye dahil ettiler. Böylesi örnekler çoktur. Kutsal Kitapların düzenlenme geleneği böyle kavrandığında Zerdüşt?ün bir İbrahimi peygamber olarak varlığını sürdürdüğünü rahatlıkla belirtmek mümkündür.



Ortadoğu?da Uygarlık Krizi ve Demokratik Uygarlık Çözümü kitabından alınmıştır.





Hizli Mesaj

Üye Girişi
Kullanıcı Adı
Şifre
» Üye Ol
» Bilgilerimi Unuttum?
 
Sudoku
 
Sudoku
 
Takvim
   
Pts Sal Çar Per Cum Cts Paz
             
             
             
             
             
             
Olay |  
 
 
Tawkirarın Sorusu
TAPKIRANLILARIN İSVEÇ'E GÖÇ DOSYASI'NI TAKIP EDIYOR MUSUNUZ?
Evet Hayır Bilmem
 
» Sonuç
 
Kullanıcı İstatistik
Toplam üyeler 2368
Aktif üyeler 0
Aktif ziyaretçi 11
Toplam ziyaretçi 2621602
 
Copyrights © TAWKIRAR.COM 2006
İlanlar: